Çalışkan"Türkiye, Mısır’da demokratik değerlerin, Suriye’de adaletin, Somali’de insanlığın sesidir."
Kırşehir Milletvekili ve Genel Başkan
Danışmanı sayın Abdullah Çalışkan 14 Aralık 2013 Tarihinde Dışişleri Bakanlığını 2014 Yılı Bütçesi Hakkında TBMM
Genel Kurulu'nda AK Parti Grubu Adına
Konuşma yaptı.
Çalışkan Konuşmasında" Dışişleri Bakanlığımızın 2014 yılı
bütçesi hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yüzyıllık bölgesel düzenlerin
çatırdadığı, ekonomik ve siyasal güç dengelerinin yer değiştirdiği ve hegemon
güçlerin derin meşruiyet krizlerine girdiği bir süreçten geçmekteyiz. Bu
küresel kriz atmosferine rağmen Türk dış politikası AK Parti iktidarında tarihi
bir ivme kazanmıştır. Ve bu ivme Türkiye’ye, içinde bulunduğumuz tarihi kırılma
anı ile şekillenen, bölgesel ve küresel sistemde yön verici ve belirleyici bir
aktör olma imkânı tanımıştır.
20. yüzyılın başından beri farklı
formlarda ve aralıklarla devam eden jeo-politik depremler, idamesi yerli
aktörlerin nesne konumunda tutulmasına bağlı olan, bir küresel ve bölgesel alt
sistemler bütününü ortaya çıkardı. Birinci Dünya Savaşı ve Sykes Picot, İkinci
Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş, ardından Yom Kipur Savaşı ve Camp David,bölge ve
dünyaya ilişkin tüm güç ve egemenlik algılamalarını, paradigmaları ve edilgen
zihniyeti tesis etti. Soğuk savaşın sona ermesi, 11 Eylül saldırıları
akabindeki Afganistan ve Irak fiyaskoları, 2007-2008 Küresel Finans Krizi ve
son olarak Arap isyanları, SykesPicot’u, Soğuk Savaş paradigmalarını ve Camp
David düzenini yerle bir etti.
Tarihin kırılma anlarından birisini
yaşadığımız bu kritik dönemde, Türk dış politikası dönüşmüş, dönüştükçe
aktifleşmiş, aktifleştikçe de merkezi bir ülke konumuna gelmiştir. Dönüşen
sadece
Dışişleri Bakanlığı’mızın teknik alt
yapısı değil, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel ve küreselmeselelere yaklaşım tarzıve etki gücü de olmuştur. Dönüşen Türkiye,
aynı zamanda dönüştürücü bir etkiye de kavuşmuştur.
Uluslararası kurumlarda artan
görünürlüğüyle, Avrupa Birliği yolunda kaydettiği aşamalarla, Ortadoğu’daki yeri
doldurulamaz varlığıyla, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika’daki artan etkinliğiyle
ve en önemlisi halklar nezdindeki “referans güç” pozisyonuyla Türk dış
politikası, tarihinin sadece en aktif değil aynı zamanda en başarılı dönemini
de yaşamaktadır.
Türkiye, devam eden küresel ve
bölgesel depremlere rağmen, demokratik ve çoğulcu bir meşruiyet ve istikrar
adasıdır. İlkesizliğin kol gezdiği coğrafyalarda ilkesel siyasetin, baskı ve zulmün kıskacında yaşayan coğrafyalarda
adaletin ve açlık ve yoksulluğun
hükmettiği coğrafyalarda da insanlığın
sesi olmuştur. Türkiye, Mısır’da demokratik değerlerin, Suriye’de adaletin,
Somali’de insanlığın sesidir.
Türk dış politikasını, olaylarla
değil, süreçlerle ve bağlamıyla birlikte değerlendirdiğimizde görürüz ki,Türk
dış politikası günü kurtarmaya değil, ilkeleri tesis ve takviye etmeye yönelik
çok boyutlu bir gündem takip etmektedir. Bu içinden geçtiğimiz küresel kriz
dönemi, Türkiye’yle bazı “eski düzen” mensubu aktörler arasında sorunlara sebep
olsa da, nihayetinde tarih ve siyaset birçok örnekte görüldüğü gibi Türk dış
politikasıyla paralel bir mecrada akmaktadır.
Türk dış politikasına son kullanma
tarihi dolmuş paradigmalar perspektifinden bakanların, Türk dış politikasına
olay-bazlı analiz sığlığında yaklaşanların, dış politika gelişmelerini küresel
ve bölgesel bağlamından koparılmış bir şekilde değerlendirenlerin, dış
politikamızı iç siyasi hesaplara malzeme yapma sorumsuzluğunu gösterenlerin ve
en acısı dış politikamızı “akmaz kokmaz” ve “edilgen” bir çerçeveye hapsetmek
isteyenlerin bunu anlaması mümkün değildir ve anlamalarını da beklemiyoruz.
Bu sorunlu ruh halini şair bundan 5
asır önce ne güzel anlatmış:
“Cihân-ârâ cihân îçindedir ârâyı bilmezler, O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler”
Paradigmaların alt üst olduğu ve
eski ezberlerin birer birer bozulduğu bu kritik dönemde, zamanın ruhuna adapte
olan ve dünyanın dört bir yanındaki faaliyetlerini artırarak devam ettiren
Türkiye gibi aktörler, içinde bulunduğumuz tarihi kırılma anı ile şekillenen yeni
bölgesel ve küresel sistemin başat aktörleri olacaklardır.
Bu dönüşüm ve gelişimde büyük emeği olanbaşta
Sayın Bakanımız Ahmet DAVUTOĞLU olmak üzere tüm büyükelçilerimize ve bakanlık
personelimize teşekkür ediyorum. Dışişleri Bakanlığının 2014 yılı bütçesinin hayırlı
olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım."dedi.
0 yorum:
Yorum Gönder